Kırmızı Başlıklı Kız
Hepimiz Kırmızı Başlıklı Kız masalını biliriz. Tüm masallarda olduğu gibi bu masalda da alınacak dersler nesilden nesile insanlara aktarılır. Bu sabah bir temsil gibi canlanan bu masalın iç manası hakkında bir iki ders de biz çıkaralım inşallah.
Ormanı zihin dünyamıza, kırmızı başlıklı kızı da içimizdeki güzel duygulara ornegin saflık, sevgi, merhamet, şefkat, zarafet, letafet gibi pozitif duygu ve dusuncelere benzetebiliriz.
Cahiliye devrinde kız çocuklarının gömülmesi iç dünyamızda bu şekilde karşılık buluyor sanki.. Zarafet, iyilik, merhamet, hüsnü zan, neşe gibi duyguları söndüren düsünceler ve duygularin zalimligini bize anlatıyor...
Gün içinde bir olay, bir durum karşısında bir Kurt düşer bazen yüreğimize... Bu kurtlar, olumsuz duygular, zehirli duygular olabilir tanıdık veya yeni olabilirler... Adı üstünde bizi rahatsız eden, tedirgin eden bir yapısıyla giriverir iç dünyamıza...Kimi zaman bir insan kılığında gelir, bir insanın içindeki zehirli düşüncelerden bize bulaşır...
Bu andan itibaren Kurdun bize zarar vermek üzere sahneye çıktığını anlamazsak ve yüzleşmezsek masalın devamındaki sahneleri yaşayacağımız aşikardır. Olayı yorumlarken artık düşünce zincirimize Kurt dahil olmuş, zihnimizde büyükanne diye düşündüğümüz karakterin yerine geçmiştir artık. Bize zarar verip güzel duygularımızı, sevgi, merhamet, dostluk, güven duygularımızı yutmak üzere beklemeye başlar. Masaldaki buyukanneyi yutup yerine geçtiği gibi... Hayalimizdeki karakterleri her ne kadar tanıdıklarımız zannetsek de aslında kurt onların kılığına girmiştir...Gerçek karakterle yakından uzaktan alakası bile yoktur...
Uyanmayıp bu durumun içinde ilerlemeye devam edersek, Kulakları gözleri ve dişleriyle yani bize rahatsızlık veren belirtiler ve gözlemlere rağmen zan ve hayalimizde ilerlersek...
Neden kulakların daha büyük, gözlerin, dişlerin derken...
Bütün o güzel duygu ve pozitif halimiz o kurt tarafından yutuluverir...
Bizleri bencil, duygusuz, korkularla dolu bir halde, karanlık zihinde hapseden duygu ve düşünceler böylece görevlerini yapmış oluyor.. Ta ki bir oduncu yardıma yetişip vahşi kurdun karnını yarana dek...
Masaldaki oduncuyu Peygamberler, Mürşidler, Azizler, bize yol gösteren ilahi bilgilere benzetebiliriz. Zira ormanı insanın iç dünyasını avuçlarının içi gibi öğrenmişler, faydalanılacak düşünce, hal, tavırların insanlara öğreticisi olmuşlardır. Yani oradan odun kesip insanları ısıtacak, faydalandıracak ürünler devşirmişlerdir... Ayrıca onların Kurdun hakkından gelecek bir baltası vardır. Mürşidlerin, peygamberlerin kitapları, asaları, kılıçları ile temsil edilen ilahi araçları vardır ve bu araçlarla gelip devirlerinin insanlarını özgür kılıp iclerindeki şeytani, nefsani tuzaklardan, dolayısı ile de zulümden kurtaran güçlerle Allah tarafından donatılmışlardır...
Aklimiza kurt düşerse bu masalı hatırlamak fayda verir belki, düşüncelerimizi dışarıdan izleyip farkettiğimizde onlara hükmetme gücümüz olduğunu söylüyor psikologlar. Belki de ilahi mesajların hikaye biçiminde anlatılmasının hikmetlerinden biri de budur...
Kurani Kerim, Furkan yani doğru ile yanlışı, küfür ile hakikati kılıç gibi ayıran kitabıyla Peygamber ve ardından bıraktığı varislerine gönülden bağlanalım, onları daima gönül ve zihin dünyamızda canlı tutalım ki karanlıklarda kalmayalım... Kurtlara yem olmayalım...
Zihnimizdeki Kurtları gerçek şahıslar zannedip kendimizden de insanlardan, hele de sevdiklerimizden vazgeçmeyelim hiç bir zaman... Yaratılanı sevelim, Yaratandan ötürü... Adı ne olursa olsun, kimden gelirse gelesin.... İyiliğe, sevgiye, merhamet, hüsnü zana, birliğe kasteden ayrıştıran her türlü duygu, düşünce kurtlarına ne kendimizi yem edelim, ne de yem olmuşlara takılıp kalalım...
İçimizdeki kız çocuklarını sevelim, cahiliye devrine dönüştüğümüzde farkına varıp son verelim.. Zira nefis ile cihat büyük cihat olarak bildirilmiş yüce Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) tarafından... Her yeni günde, her anımız bir uyanış vesilesi olsun inşallah... İçimizdeki o büyük Kurtu tanıyalım, zaaflarımızı, hassasiyetlerimizi kullandığının farkında olalım...
Sevgilerle ey Cân...
Hû....