Çocuktan Anneye...


Yoktum anne bundan seneler evvel

Var oldum sonra bildim kendimi ve seni...

Yokluğumu bilen sensin...

Var mıydı benden öncesi...


Bir inci tanesiydim sedefinde büyüdüm

Gördüm göğünde yüzünün hayalini

Bildim kolum kanadım olacaksın 

Tek tanıdığım sendin...

Senin yıldız yıldız bakan gözlerin...


Gökten geldim ben anne

Sevgiliden koptum geldim

İçimde ayrılık acısı... ağladım hep ağladım

Sütünü esirgemedin... ağladım ve içtim

İçimde yanan ayrılık ateşini

Sütünle değil gözlerinden akan sevgiyle dindirdim...


Bakışların bana sevgiliyi hatırlatır hep anne

Sütünün kokusu

Kucağının sıcaklığı, sevgiliden haber verir bana...

Susar sakinleşir içimdeki bülbül kuşu

Siner köşeye, gülümseriz oynarız beraber sonra...


Gökten geldim ben anne

Bülbül öyle diyor hep bana

İstikbâlimiz, istikametimiz hep ora

Yerden gözlerini al ve göğe çevir anne...

Bülbül öyle diyor, uçup gidiyor sonra...


7 yaşıma girerken göklerin yolları görünmez oluyor anne...

Bülbüle altın bir kafes geliyor

Ağlıyor sızlıyor verdiklerimi yemiyor... 

Kararıyor, yüreğimin ağrısı çoğalıyor.. 

gün nerede? güneşe ne oldu anne...

Görüntüler... duvardaki görüntüler, zanlar, hayaller gerçek değil anne

Arttıkça karanlık, çoğalıyor görüntüler...

İstikbal göklerde diyor bülbül kuşu…

Ve Sevgiliden bir haber...

Gel gidelim anne nasıl gidilecekse eğer...


Sevgiliye gidelim beraber

Gülümseyen gözlerini esirgeme benden

Yıldız yıldız bizlere yol gösterecek

Sarıl bana bırakma kollarından gidelim anne

Gidelim sevgiliye beraber…


Bir peygamber evet o son peygamber

Sevgiliyle buluşmanın yollarını

Gösterecek diyor bülbül kuşu o son peygamber...

Ve kaçıyor ellerimden bazen

Şaşkınım unutuyor ve dalıyorum uykuya

Bir tablet ellerimde, sarılıyor koşuyorum bir hayalden diğerine...

Tut ellerimden, bak gözlerime, sarıl bana gidelim beraber...


Bülbül yegane dostum arkadaşım benim...

7 yaşıma kadar onunla uçardık günlük güneşlikti her yer...

Ancak mağara oldu kapanıyor kapıları yüreğimin…

Ben kimim, neyim, nereden geldim unutuyorum...

Soğuyor, karanlık burası korkuyorum…

Tut ellerimden, bak gözlerime, sarıl bana gidelim beraber...


Bir peygamber evet o son peygamber...

Salat dedi bülbül kuşu namaz imiş diğer adı buluşmanın...

Götürecekmiş bizi sevgiliye...

Kanatlanacak birgün kollarımız

Uçarız değil mi yan yana anne ...

Sevgiliye gideriz beraber…


Karanlık aydınlanırken seher vaktinde

Dönelim yüzümüzü sevgiliye, uyanalım beraber...

Sonra parlayan ışığında öğlenin

Isınalım hissedelim sevgiyi ...

Salata duralım, namaz kılalım beraber

Uçalım yan yana ...

Sevgiliye gidelim beraber…


Peygambere gidelim gel beraber 

Bize yol gösterecek gidersek eğer

Peygamber O, son gelen peygamber...

Sevgilimiz bizi çağırır, hep bekler,

Tut ellerimden, bak gözlerime, sarıl bana anneciğim...

Sevgiliye gidelim hep beraber...

...


Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin ve Ala Alihi ve Sahbihi ve Ehli beytihi tayyibinet tahirine daimen ebeda…

Sevgiyle uç ey Cân…

Hû...


Varoluş Kaygısı...

Farkında mısınızdır? Kendine güvenen insanlar vardır, öyle kibirle değil, özüne güvenen, taa içten emin olmuş kendinden...

Her şeyden; kendinden, her insandan emin... Akla Muhammed-ül Emin diye anılan yüce Peygamberimiz geliyor... Zira peygamber oluşunu kabul etmeyen ancak ona güvenen düşmanları bile olan bir insan... O kadar eminler ki Ondan, hem en kıymetlilerini emanet edebilecekleri kadar emin, hem de kendisiyle barışık oluşusunu birçok insanın yaşayamadığı bu durumu üzerinde bulunduruşunu hayranlıkla izliyorlar, kimisi de kıskanıyor elbet.... İnsanoğlu elinde olmayanı kıskanır bazen, haset etmekten Mevla hepimizi korusun. Şeytanın ısrarla Adem in karşısında duruşunu körükleyen kıskançlık ve haset ateşine düşmeyelim inşaallah....

Özüne güvenmek, kabullenilmekle çok alakalı geliyor. Özünde bir aciz insan oluşusunu, ancak hakikatinde yüce erdemler taşıyan bir ruha sahip olduğunu bilenler tarafından özenle, sevgiyle büyütülen verimli toprak gibi meyveler, yemişler veren bu insanlar ne yücedir...
Zira Cenab-ı Hakkın suretimde var ettim dediği Adem' dir o...İnsan-ı Kamil, oluşunun tam farkındalığını haliyle ortaya getirmiş... Bir çiçek ne kadar doğal güzelliğiyle arz-ı endam ediyorsa bu şekilde bir oluş içinde olanlar... En yükseği kusursuzca sevgili Peygamber Efendimiz, Muhammed Mustafa(sav)'yi alemlere rahmet olarak gönderdim diyor Cenab-ı  Hak Teala kendilerinden bahsederken. Bizzat zatının gölgesi kılmış, şu alemi onun içine sığdırmış ve 23 yıllık kısa bir peygamberlik hayatıyla cehaletin en derinliklerinden göklerin zirvesine insanlığı çıkaran türlü hakikat tohumlarını saçarak etrafını aydınlatmış ve kıyamete kadar bda aydınlatacak olan ilahi  kandildir O...

Salât ve selamların en yüceleri Ona, ehli beytine, âline, ashabına, zürriyetine ve cümle peygamber kardeşlerinin üzerine olsun dileriz...

Annelik... Kutsal, övülmüş, adeta bir terbiyeci, bir sevgi, muhabbet menbaı olarak Cenabı Hakk tarafından büyük tecellilere mazhar olmuş Kadının en yüce vasfı...

İnsan en zayıf ve aciz haliyle annesinin kucağına verilmiş, bedeni bedeninden, ruhu gözlerinden, ellerindeki şefkatten, sesindeki yumuşaklıktan beslenerek büyümüştür...

Zira annenin o zayıf varlığı büyütürkenki kabullenişi ne kadar yüce ise o insan o kadar kendi özüne yakın ve kendi özüne güvenli oluyor diye düşünürüm.

Zor anlar çok önemlidir bu noktada... Mesela altı temizlenen veyahut hastalanmış veyahut yaramazlık yapıp köteği haketmiş hallerinde annesinin tutumu, onu kabullenişi, ona kol kanat germesi, ruhunu sarması, öyle bir hal içinde olması ki, bu halinle de senin yanındayım, acizliğinin insan oluşunun farkındayım, sana saygı ve sevgi duyuyorum, güveniyorum deyişinin, gösterisinin mayasıyla mayalanır nefsi, bedeni, ruhu.... Nefsi ona annesinin davrandığı gibi davranmayı öğrenecek. Oluşları, düşünceleri, hata, yanlışlarına, yeniden yapılanışına öyle tepkiler gösterecektir...

Suçluluk, kaygı, utanç, güvensizlik, baskı, yalnız bırakma bu duyguları yaşıyor ve yaşatıyorsa anne, çocuğun bilinçaltı bu davranışlarla modellenip kendine güvenmeyen, sevmeyen, sevgiyi tadamamış bir yetişkin adayı vardır önümüzde.

Elbet kendi ruh coşkunluklarıyla bunların üstesinden gelen ve negatif etkisini elimine eden insanlar da var. Bu ruhun gücünü gösteriyor ancak ruhunun gücünden bihaber ise kendini keşfedecek bir yola  koyduysa Mevla onu, acı çekerek ruhunun farkına varacaktır inşaallah...

Sevgi, Aşk...

Bunların olduğu yerde olumsuz duygu olmaz, zira olmaya başlarsa yabanı otlar gibi o sevgi, muhabbet, aşk bahçesini zehirleyip soldurabilir...

Sevgi, Aşk, Muhabbetle yeşeriyor dünyada hangi güzellik var ise. Mevla bununla varlığı meydana getirip, ayakta tutuyor...

Bizler bilinçsiz yaşamaktan kendimizi alıkoymalıyız zira bilinçsizce olumsuz duygulara, düşüncelere teslim olmak yalnız kendimizi değil evlatlarımızı, çevremizi zehirlemekte...

Öğrenmenin, gelişmenin sadece bilgiyle olan bir süreç olmadığını pedagoglar, psikologlar bilimsel alanda bile ortaya koyan çalışmalar sergiliyorlar.

Duygusal boyutunun çok etkili olduğunu söylüyorlar. Öğrenmenin ve gelişmenin olmadığı bir yerde İnsan varlığı özde ölümü yaşıyor demektir.

İki günü bir olan bizden değildir diyor Peygamberimiz. Peki gelişmek, öğrenmek için bize engel olan duygularımız, bir türlü kurtulamadığımız duygularımız ve davranışlara dönüşmüş bu negativiteyi bizden giderecek olan nedir?

Bir kere farkında olmalıyız ki, stres yaratan her türlü duygu neye hizmet ettiğini düşünürsek düşünelim zan, hayal ve vesvese karışımı o  şey gerçekten çok ötedir.. Bunu kabullenmeliyiz. Bu duygular bizlere verilmiştir çünkü tehlikeden uzaklaşma içgüdüsü olarak bizi hayatta tutarlar ancak bunlarla yaşamak duygularla hayatı yönetmek bizleri sıkıntıya sokar. Sürekli stres hormonlarıyla büzülen organlar, nefes alışımızı bile hissetmeden koşturarak yaşamak bizleri güçsüz kılar. Nefsin bu zaaflarını iyi bilen düşman güçler içimizde bize vesvese verir, nefsin hayal ve zanlarını güçlendiren iç seslerle de eşlik ederek sanki bize bizden birileriymiş gibi davranırlar... Birçok haklı gerekçeleri, maddeleri, okuyup edindiğimiz birçok bilgiyi de kaynak olarak kullanıp aleyhimize oyunlar düzenlerler. Hatta rüyalarımızı etkiler, çeşitli senaryolarla korkularımızı canlı tutarlar. Zaaflarımız hangi yöndeyse o yönde bizi canlı tutarlar daima...

Olumsuz duygularımızı tespit edelim.

Onları besleyen düşüncelerin ana damarlarını kesmeye, onlara karşı pozitif düşünce ve duygularla savaşmaya gayret edelim. Bu tur kitaplar okuyalım, insanlar dinleyelim.... Daima olumlu tarafta kalmalıyız çünkü Aşk, Sevgi, Muhabbet varsa olumsuzluk ve zehirli bir şey olmamalı değil mi etrafta...
Kuran-ı Kerimi okuyalım daima çünkü Mevla Onu okursanız size doğru ve yanlışı, hak ile batılı anlayacak anlayış veririm diyor. Anlasak da anlamasak da ısrarla okuyalım, anlamak için burada Rabbim hangi hikmeti işaret ediyor deyip peşine düşelim arayalım inşaallah...

Allah ile bir arada olmak, zikretmek... Dil ile, ibadet ile... Kendi kendimizle kalarak diyoruz, içimize dönerek diyoruz... İşte içimiz öyle gül bahçesi olmalı ki Allah ı orada bulabilelim... Kendimize özümüze ulaşabilelim ki ona güvenelim...

Özümüz, kendimiz diye peşine düşüp onun hakları için çoğu şeyi feda ettiğimiz şey aslında Nefsimiz oluyor. Kendimizi tanımadığımız, içimizdeki ruhu hapsetmiş, aç sefil bırakmış ve ondan gelen ilhamları, güzel düşünceleri meydana gelir gelmez yok etmiş olan Firavun nefsin veziri olmuşuz, şeytana hizmet etmekten gayri bir halde değilizdir aslında...

Korkular, bencillik, suçluluk, kendini beğenme, hor görme her türlü büyük putlarımız var içimizde ve yaşadığımız her gün onlara sunak sunmakla harcıyoruz zamanımızı...

Sosyal ağlara bilgiler koyuyor kendimizi aşmış hissediyoruz, fotoğraflar koyup mutlu zannediyoruz, başarılarımızı orada burada sergiliyor kibirimizi besliyoruz. Yani neye hizmet ettiğimizi hepimiz çok iyi bilmeliyiz aslında. İçimdeki putları mı besliyorum, kimim ben...Bunu yaptım, evet, şu amaç için yaptım diyoruz sonra doğan duygular, hisler, hayaller içinde kendimizi başka yerde buluyorsak yine Nefis tuzağından alıkoyamamışız kendimizi ve bir puta sunak olmuş yaptıklarımız...

İyilik yap denize at demiş atalarımız. Bizler telefonumuzda olmasa bile kafamızdaki duvarlarımıza asıyor, onları izleyerek öz kaynaklarımızı tüketen Nefsin güçlenmesine hizmet ediyoruz...

İçimizdeki yetim... Çoğu peygamber ya yetim yahut öksüzdür... Ruhun temsilcisidirler çünkü ve çevrelerinden çok zulüm görürler, kabullenilmezler. Zayıf ve hakir görülürler...

Dış dünya nefis ve şeytan kontrolündeki çoğunluktur aslında. Onları çocuklar ve gençler henüz ruhları ölmemiş veyahut nefislerinden kurtularak ruhlarının farkında olanlar tanıyor ve koruyorlar.

Dinimizde yetimlere destek olmak bu nedenle çok önemlidir. Çünkü ruhumuzun halini onların hallerine tanıklık edip onlara yakınlık göstererek anlayabilir. Nefsimizden öylece uzaklaşma gücünü, isteğini kendimizde bulabiliriz diye düşünüyorum...

Neşe...

Deyince küçük kız çocukları geliyor aklıma. Hem güzel ve sevimli, cana yakın hem de çocukların ekserisi gibi neşelidirler. Aslında Rahman olan Allahın var ediş enerjisini canlı olarak gösterirler bize. Güzellik, neşe, her an yeni bir sende oluşun bedenlenmiş halidir onlar. Cahiliye döneminde kız çocuklarının diri diri gömüldüğünü biliyoruz. İçimizdeki firavn nefis nasıl ki doğan tüm neşeli, güzel, samimi fikirleri aşağılıyor, söndürüyor, aşağı çekiyorsa aynen o devrin insanları da bu davranışı dış dünyalarına taşımış gibiler...

O yüzden içimizdeki neşeyi ne kadar çok canlı tutarsak, kusur gören gözlerimizi kapatıp sürekli minnet halinde yaşarsak. Nefsimizin ana kaynaklarını kapatmış onu ruhumuz karşısında aciz bırakmış olacağız inşaallah...

Duygu tablosunun hep olumlu yanında kalmaya savaş vermeli, bu şekilde yetiştirmeliyiz çocuklarımızı. Onların da bu cepheyi güçlü tutmalarını öğütlemeliyiz. İyiler Allah ile beraber olanlardır, olmak hali iyiyi düşünüp, iyi duygu ve davranışlar içinde yaşamaktır, her türlü çirkinlik ve kötülüğü içimizden dışımızdan atmalı, nasıl ki bedenimizden doğal veya kendi çabamızla uzaklaşıyorlarsa öylece uzaklaşmaları yönünde kendimize dikkat etmeliyiz....






Kolaylıklar diliyorum ey Cân...
Kendine, özüne güven...
Seviliyorsun ve sevileceksin daima buna inan...


İlla Hû.






O, her an yeni bir şe'ndedir...

Allah'i nasil hissedebilirim diye sormustu bir cocuk... Bu soruyu hic dusunmemistim. Aklimla cok dusunup sorgulamis cevaplar bulmustum okumustum ancak Allahi hissetmek adina bir dusunceye girmemis olmam beni sasirtmis, bir cevap verememistim...

O, an'da hazir bulunan hep huzurda olandir... Onu hissetmek bir baligin su nerededir nasil hissederiz sorusu gibidir.

Var oldugumuz bilincine kavustugumuz andan beri bizimle olan ne varsa kaniksamisizdir, varligindan habersiz rutin ve refleksi olusumlar olarak onlari hissetmeyiz bile. Hizli yasam ve beynin surekli kendi varligi disindaki seylerle birlikte o ekrandan bu ekrana kosturmasi ( kafamizin icinde de binlerce hayal, vehim, zan ekranlari var gibidir Firavunun sihirbazlari diyorum onlara, bir Musa asasi olmadikca bizi gercekliklerine inandiran ekranlar...)  bizimle birlikte yasayan ne varsa bizi onlara karsi duyarsiz yapmakta.

Modern hayatin oyuncaklari cogaldikca kendimizden uzaklasiyor, kafamizdaki sanal ekranlari yuzlercesine katliyoruz. 

Allahi nasil hissederiz?

O heryerde ve zamandadir... Bosluga yer birakmayacak sekilde herseyi doldurmustur... 

Ask ilahi bir seydir ve O yaratilisin ta kendisi, Hakkin zuhura cikis enerjisi, her an canli olan ve her an yeni bir yaratimla guzelligini ortaya koyandir. Bu Aski O, kendinden kendine hissedebilir ancak. Yani Onunla bir olus haline gecebilenler ancak gercek Ask ile tanisabilirler. Iste Aski hissettigin o ani dondur ve o ani birakma hayatinda... Goruntulerin, cisimlerin, bedenlerin icinden tasan askin guzellige yakalanip goruntulerin pesinden gitme. Kafani kaldir ve o aynadan yansiyani seyret. Ve goreceksin ki o senin icinde de heryerde de var olandir.

Yavaslamamiz, zihnimizdeki sahnelere perdelere bir arkamizi donmemiz lazim, cok zor evet... Ibadetler de bunun icin varlar aslinda. Namaz, salat egilmek donmek demek. Surekli icine kendine donmenle farkedebilirsin Allaha yaklasabilirsin deniyor. 5 vakit farz kilinmis, yani minimum bu kadar kendinle basbasa kal ancak artirirsan Allaha daha cok yaklasirsin bunlar da nafile ibadetler diye gecer...

Oruc tutmak kendini birseylerden alikoyman... Zekat vermen varligindan vermen demek... 

Modern hayat oyuncaklarindan, yogun is kosturmalarindan kendimize vakit ayirabilirsek kendimizle bulusacagiz.

Bunlardan kurtulduk diyelim icimizdeki benlikten, dusunceler, duygulardan arinmamiz da gerekiyor zira kendimize donmek demek bu tortularla bulanmis aynamizi silmemizi gerektiriyor. Kendimize dondugumuzde gordugumuz nice seyler bulanik bakislar, duygular olacak en basta bunlardan kurtulmamiz gerekiyor.

Allah' i nasil hissederiz?

Onu hissetmek icin hassas, minnet dolu bir kalbe sahip olmamiz lazim. Cunku o her an nefes gibi bizimle ve biz guzelligi farkedemeyen gozlere, bakislara sahipsek bu nefesin farkinda olamayiz. Baktigimizda bir guzellik goremiyorsak gozumuze, bakisimiza odaklanmali, illa ki bir guzellik aramaliyiz.

Cunku Allah guzelligini ortaya koymak uzere varligi ortaya cikariyor ve hikmet ile Hakk uzre, kemaliyle zuhura geliyor. Bizler zaman skalasi, yer skalasi gibi olceklerle butundeki guzelligi goremedigimiz icin ayrintilarda kaliyor, duygularimizi bu ayrintilarda tuketiyor, kirletiyoruz. Guzelligi gorecek gozu, guzelligi duyacak kulagi, asik olacak gonlu kirletip mutsuz oluyoruz. Bulamadigimiz yaraticiyi da haliyle bulamiyoruz.

Minnet dolu bir kalp ile izlemeli hayati, sukur duymali, guzel bulmali, Eksik, kusur, sikayet ne varsa uzak durmali. Halihazirda mantikli olsa bile bunun bizi kirleteceginin farkinda olup kabullenmemeli, icimizden reddetmeli, munakasa, mucadeleye girmemeliyiz belki de.

Ask ile nefes almali, Aski solumali; her an bizi Seven, Seven, Seven... Bu enerjiyle milyarlarca yildir varligi ayakta tutan Allaha askin sevgisiyle, Askiyla her an kosmaliyiz. Kuran-i Kerim'de Allaha firar edin diyor...Cocuklar kosarken neşeyle koşarlar, oyle bir neşeye ulasmaliyiz. Guzellige, iyilige, kendini severek, kabullenerek,bunda israr ederek... Ardinda Allahin gucunu hissederek alabildigne kosmak, engellerin uzerinden atlayarak, korkularin uzerine silahlarini salarak, hersey hayalden ibaret ve hayali hayal ile kovabilir insan veya hayal oldugunu farkedip umursamadan gecmek en iyisi belki de...

Yani bir cesit hapishanedeyiz, duygular, dusunceler hapishanesi. Onumuzde yuzlerce ekran ve mevcut halimizi bilmiyoruz, orada guvende, Ask icre uykudaki bir Anne karnindaki cenin gibiyiz belki de...

Ruya goren ve olustan olusa suruklenen bir varlik... Guvendeyiz, bizi seven seven seven, hatta oyle bir sevgi ki her an bizi gozetleyerek yanimizda olan bir gucle hep yanimizda...

Havada ucan kuslari Rahman tutmaktadir der bir ayette. Elimizi kolumuzu kendimiz hareket ettiriyor zannediyoruz gibi geliyor. Hareket ederken havayi hissetmeli. Bizi hareket ettiren, yediren, iciren, icimize dolan nefes, kalbimize dolan heyecan, aklimizda parlayan isik, umudu kaybettigimiz anda gorunen parlayan ve bizi baska cikisa goturen anlar... Ve hepsi Allahi hissettigimiz anlar iste...O anlarda yeniden yaratiliyor, farkli bir kimlik ve gucle her an yeni bir şende olan Allah ile diriliyoruz...

Hayy ve Kayyum olandir O... Hayat sahibi olan Odur ve bunu ayakta tutan da bizzat Odur...

Evvel, ahir, zahir, batindir.... Yani hersey O, her zaman O...

Hayat her an Onunla dolu dolu olsun dilerim. Zira kalpler ancak Allahi zikretmekle mutmain olur deniyor Kuran-i Kerimde. Allahla bulusmayi, Onu anmayi her daim gorev edinelim, kendimize bunu borcluyuz... Huzurlu olmak ya da olmamak butun mesele bundan ibaret sanirim bu hayatta...

Sevgiyle kal ey Cân...

Illa Hû...

ASK ve Neşe 

"O her an yeni bir şendedir..." Rahman Suresi

"Tamamen aerodinamik bir bakis acisiyla yaban arisinin ucamamasi gerekir. Ama bunu bilmez ve ucar " Girisimci birinin sozu

Bildiklerimizin bizler icin birer ayakbagina donusmesi buyuk olasidir. Cunku dusuncelerimiz bir sure sonra duygulara donusur ve bu da beden zihin denilen kesif, maddeden olusan, kendini dis dunyadan ayirarak ayakta kalma icgudusuyle yasayan ilkel beynin zihne oradan duygu aglariyla bedene hakim olmasiyla oluyor. (imis)

Bu bilgiler de disaridan ogrenilmis bilgiler ancak deneyimleyerek kendimde izledigim dogrulama gerekcelerine sahibim su anki bilincimle. Zaman akiyor ve yeni seyler ogrenip (ogretilip) yasiyoruz.

Tek bildigim, bir sey bilmedigimdir diyen filozof bu ilkel beynin farkina varip onunla arasina mesafe koymus olmali. 

Bu bir mucadele meselesi cunku madde dunya ile her an iliski icindeyiz ve zihin beden surekli devrede kalmak durumunda ki dis dunya ile iletisimimizi saglasin. Tasavvufta mucadele etmemizi istedikleri Nefis (nefsi emmare deniyor cunku geliserek olgunlasmasi mumkun oldugu billiniyor) bu beden zihin... Kotucul duygu ve davranislarla hayvan hatta daha asagi inebildigi gibi, iyilik dusunce ve davranislarla ( buna kalbi selim olmak ve bunu salih amellerle ortaya koymak diye nitelendiriyor Kurani Kerim) saflasarak Safiye makaminda bir nefis olabiliyor. 

Farkina varan kim oyleyse? Tasavvufta hiclik denen, hicliginin farkina varan daha dogrusu o tek olan Hakk'in bir golgesinden ibaret oldugunu; cuzi irade yani beden zihniyle birseyler yasadigini ancak bunun %99.9' u bosluktan ibaret olan kozmik varligin icindeki %0.01 in icinde bir yerlerde var ile yok arasinda bir sey oldgunu goren Hakkin bir bakisi, bir izlemesi, Onun varliginda yok olmus ancak bilincli olarak da Onu farkeden bir kul olmaktan ote birsey olmadigini farkeden bizdeki bilinc. Kapali bir sise dusunelim icinde bir madde var, o madde zamanla mayalaniyor, isiniyor ve bir sure sonra kapagini firlatiyor...




Bizler bu siseler gibi toprak bedenimize kondugumuzda Cenabi Hakk icimize Ruh uflyerek bizleri beser vasiflariyla donatti. Mevlana Hz.lerinin dedigi gibi Hamdim, pisdim, yandim diyerek kafasindaki o kapak hukmunde, bizlere madde dunyasinin bilgilerini stoklayip yorumlayan kisimdan kurtuldugunu ifade ediyor gibidir. Kapagi yana kaydirinca, tamamen kül olmasi, istenmeyen bir durum zira dinimizde Uzakdogu felsefelerindeki gibi nefsi tamamen oldurme hedeflenmiyor. Farkindalik ile onu yonetebilecegimizi ve terbiye ederek saflastirabilecegimizin mumkun oldugunu ogretiyor dinimiz ve Tasavvuf ogretilerimiz.
Kapagi yana kaydirdiginda artik heryerde olan ve herseyi, yeri ve zamani kaplayan Hakk ile dolmus, efendimizin Mirac donusunde "Beni goren Hakki gormus gibidir" sozuyle anlam bulmus oluyor.
Artik o kapagi istedigi gibi yonetebilecek bir akil sahibi olma yolu Kemale erme, davranislarla da hal ehli olmakla Insani Kamil olma yolunu ogretiyor dinimiz. Bunu bir ogretmen vasitasi ile basarabilecegimizi belirtir Tasavvufi ogretiler zira nefis denen ejderha ile savasmak, Firavunlasan aklin sihirbazlarina, bircok hayal, vehim ve zanlarla dolu dunyasina asasini atarak yok edecek bir Musaya, akli kull e rapt olmus tam akil sahibi bir Mursite teslim olmak gerekiyor...

Materyalist görüşlerin iddia ettigi, populerleştirdigi sekuler yaşamin dine gerek duymamasi, inanci reddetmesi kafada kapakla yaşayarak maddeye bile sinirli bir guc ile hakimiyet kuran ve sinirli bir bedenle yaşamayi yeterli goren anlayis olarak karsimiza cikiyor.
Bunlar birer algi elbet insan sayisi kadar da cesitlenen tam olarak kimin neyi nasil dusundugu ve nasil yasadiginin bilgisi ancak o kisinin sahibi yaraticisi gozetleyicisi olan Allahta. Cenabi Mevla her kuluna diledigi yasam kosulunda diledigi sekilde onun da secimlerini hos gorerek, ihtiyaci olani vererek ki Rahmandir o, merhameti herseyi kaplamistir, yasatiyor. Ancak birbirinin hakkini ziyan eden, zulmedenlere karsi da elbet adaletin yegane kurucusu ve koruyucusu olarak kendi nefislerine dahi zulmetmelerine izin vermiyor. Rahim sifati ile razi oldugu hayati kabullenip bu yolda caba sarfedenleri odullendirecegini, zulmun ise karsiligini verecegini Kuran-i Kerim'inde anlatiyor bizlere...
...
Dini sistemler, yasam felsefeleri ozumuzdeki bir guzellige ulasma yolunda cezbediyor hepimizi... Cunku bu arayisi genlerimize koyan bizzat bizleri var eden Yuce Mevlamiz...
O istiyor ki bizlere kendi varligindan bahşettigi bu yuksek, ozgun ve sonsuz guzelligi anlayalim, kavrayalim, gercek hayata ulasip, sinirli ve kesif yasamdan zincirlerinden kurtulup ozgur olalim.
💖
Bir kutsi hadiste "Gizli bir hazine idim, bilinmeyi arzu ettim kainati halk ettim" diyor yuce Mevlamiz...
💖
Bir hukumdar bir filozof ile karsilasir. Filozof hukumdara kayitsiz kalinca , kral kizar. Filozof ben hur sen ise kolesin deyince kral iyice kopurur. Anlamaz ve ne demek istedigini sorar... Benim kolelerim senin efendin de o yuzden der, ben hürüm sen ise köle...
Kafamizdaki sapkaya sarildikca bize hukmediyor aslinda, duygularimizin koleligini yapiyoruz.
Sapkayi yana itmek icin icimizdeki ruh mayasini sirkelestirip temizleyici bir hale dondurmek icin Ask ile yanmamiz, iyilik nerede ise oraya madden ve manen kosmamiz lazim.
Kosmamiz gerekiyor cunku hic bir an boşluk kabul etmiyor ve Inşirah suresinde yuce Mevla her zorlukla birlikte kolaylik vardir diyerek bunu 2 defa tekrar ediyor sonra da bos kalinca hemen yeni bir ise saril, ancak Rabbini zikrederek, Onunla birlikte hareket et diyor, aklini kullan sadece beyninin sol yanini degil, saga dogru da bak, saga meyilli kararlar al ki dogruya yaklasasin. Kurani Kerim de iste sirati mustakim, dosdogru yol dedigi, Peygamber efendimizin, benim ummetim orta yol ummetidir dedigi yol bu olsa gerek.
Arapca gibi sagdan sola yazili dillerde beynin islevlerini bile buna gore organize eden bir sistem oldugu arastirma konulari arasinda. Ilahi kitaplarin Ibranice, Arapca gibi bu sekilde yazilip okunmasinda kimbilir nice hikmetler gizlidir. Bu sebeple anlamina vakif olunmadan okunan yazilan Kuran i Kerim in ruhumuza ve bedenimize neler kattigini bilmemiz buna vakif olmamiz mumkun gorunmuyor. Ne cok sukredecek hazinelere sahibiz de haberdar degiliz...
Canimiz Ruhumuz ile baglantiyi koparmamak hepimize nasip olsun dilerim. Kapaklari gevsetelim, herbirimiz kapagimizin renginde, seklinde goruyoruz, anliyoruz hayati, yana kaydirip kurtulalim, Tevhidde birleselim insaallah...
...
Asagidaki duygulari ayristirma tablosu cok hosuma gitti. Pozitif pedagoji diye bir kitapta dun gordum. 
Pozitif duygu ve eylemler Allahin nimet verdigi Peygamberler, salih kullarinin yolu. Kurani Kerimde onlardan hep sukredeler, hep sabrederler diye bahseder. Ayrica nazik, sevecen ve vefali insanlardir. Ahhh bir nebze onlara benzeyebiliriz insallah. Guzelligi yegane kendinde toplayan Mevla bizleri guzel ahlak ile ahlaklandirsin dilerim, niyaz ederim bu demde.
Bu olumlu duygulari izleyerek, icimizdeki isiga dogru daima yol alalim. Olumsuz duygularin sol beynimizdeki hayal, vehim, zan ve Seytani vesveseler oldugunun farkina varip hemen caresine bakalim insaallah... Isiga dogru yollarimiz acik olsun daima...

Neşe, hep neşe 
Cunku dogayi izle hep neşe
Gelin birleşelim Tevhid neşesinde
Eksiklik yok hicbir seyde
Hersey olmasi gerektigi gibi
Olmasi gerektigi yerde...
Kusur arama, kusuru kendinde gor
Iman et Allaha
Guven Seni kusursuzca var edene.
Aynaya bak ve gulumse
Seni birakmayacagim
Seytana ve Nefsime...
Askin on kosulu imandir
Iman etmedigine asik olamassin
Aşk bittiyse iman da bitmis olmali
Imana saril Aşk a saril
Kendini Onda gor
Onda erit...
Bir sen var senden iceru....
Gorduklerini unut... gormedigine iman et
Aska, sevgiye, guvene, samimiyetle minnetle Aşik ol...
Aşk seni tasiyacak Neşeye, Işiga...
Hayata...
O zaman iman ettigini goreceksin, oyle ya da boyle...


Sevgilerle ey Cân...
Illa Hû...💖



 Resetlenme... Yeni Bastan...

Bismillahirrahmanirrahim

Durgunlasan, donuklasan cihazimizi yeniden baslatma egilimi ilk aklimiza gelen ayrica ise yarayan cozumdur. Dondugu zaman bilgisayarimiza reset atmadikca baska problemi cozmeye yeltenmeyiz zira bunu her yaptigimizda yine cozumun ise yarayip yaramadigini gormek icin yeniden baslatma eylemine ihtiyac duyariz.

Bizler de birer karmasik makineler olarak ara ara yeniden baslatma dugmemizle kendimizi resetlememiz, donup dolasip labirentin basina donmemiz veyahut en son dogruluguna guvendigimiz yere konumlanmamiz gerekmekte. Hayat surekli bir ilerlemeden olusuuyor degisiyoruz, farketsek de farketmesek de bir noktadan baska noktaya tasiniyoruz... Kuran-i Kerim'de gemiler uzerinde tasindigimizdan bahseder Yuce Mevla. Hem bu dunyada madde karsiligi olarak nice tasima araclarini kullanirken, manevi alanda da bir yolculuk icindeyiz aslinda....

Peki resetleme isinde kendimize donmemiz, yeniden yuklenmemiz gereken yer neresi biz kimiz? Neyiz, beni ben yapan tohum, beni ileriye tasiyacak ana parcalarim neler? Bunlari olumlu ve pozitif olan duygu, dusunce ve yollardan secmedikce ayni sarmallarda dolasip bocalayacagimiz, topragin altinda yeryuzune cikmaya calisan, isigi gormeye calisan tohum gibi habire topraga kok salmakla vaktimizi harcarsak, hatta daha derinlere inmeye calisirsak , gereginden fazla, bir sure sonra curuyecegimizi ongorebiliriz. Zira ne var alemde, o var ademde diyen Hz. Ali efendimiz cevrede inceleyip gozledigimiz herseyin varligimizdaki bir olusum hikmetine isaret ettigini anlatir gibidir. Zira Kuran-i Kerim'de Allahin ayetlerini nefislerinizde gosterecegiz der; ki bu yolla imanimiz artsin ister diye dusunurum. Cesitli olusumlardan, sirlardan bahis acar ve dusunen, aklini kullanan, inananlar gibi cesitli akil mertebelerini isaret ederek bizlere tavsiye yollu yol gosterir.

Ilahi vahye kulak vermedigimiz zaman ne mi oluyor? Insani yaratimlardan olusan cesitli yollar, felsefeler, duygular, dusunceler, hazlari denemekle omur tuketiyoruz kendimizi anlamak adina, elbet buralardan gecmedikce neyin bize zarar verdigini neyin fayda verdigini ogrenmemiz mumkun olmuyor... 

Bir bebegi sicak atese azicik yaklasitirip hissettirmedikce ona atesi anlatamiyoruz, hatta daha merakli ise gidip cani yanana kadar onu deneyimlemek ister. Boylece birikimleri olur, gerceklikleri olusur.

Bizleri var eden Allahin sozlerim, bizzat kitabim dedigi Kurani Kerim'e onyargi, sogukluk iceresinde yaklasmak bu cagin buyuk handikaplarindan birisi, zira kainata faydaci ve yararci gozle bakan maddeden gayriyi goremeyen gozlerin ellerin hakim oldugu sistemlerle yonetiliyor, egitiliyoruz. Gerci yuzlerce binlere yil oncesinde de degisen pek birsey yok aslinda, tarihi ve ilahi kitaplar insanin zaaflariyla dolu hezeyanlar icinde kivranan hikayelerimizle dolu. Elbet bunda bircok dis etki var. Madde agirlikli egitim, insan ruhundan habersiz sistemler, bunlari yayginlastiran, populerlestiren, cekicilestiren medya, insanlari deniz dalgalari gibi oradan buraya surukleyen sosyal medya aglari... Edep, haya, saygi, hosgoru, sevecenlik, onur gibi insani insan yapan degerlerin temel alinmadigi, hatta alay edilen, kuculten maddeci bir dunya...

Egoist benligimizi terbiye etmeden, tanimadan, ogrenmeden buyuyen nesiller olarak dini egitim alan, yasamaya calisan insanlarin dahi insani vasiflari tasimakta veya oraya donmekte zorluk cekmeleri de yine egosu tatmin edilmeden, sevilmeden, nefis terbiyesi almadan yetisen insanligin malesef hezeyanlariyla dolu bir cag...

Kurani Kerim Allah'in bizzat sozleri ve okunmasinda dahi sifa olan, inananlar icin bir hidayet ve aydinliga ulastirici gucu ile kiyamete kadar bozulmadan saklanacagi Allah tarafindan ayet olarak garanti altina alinmis bir kitap...

Kitaba ve Sunnete simsiki sarilin diyen Peygamberi ile yeryuzunde sarsilmaz bir dag gibi duruyor. Everest gibi tirmanicilarini bekliyor. Bunun icin cesitli rehberler bulmak gerekiyor. Rehberlerin bu cetin yolda onceden zirveye ulasmis olmasi gerekiyor ki cikmaya niyet eden kisiler yalanci zirvelerle gercek zirveyi karistirmasin. 

Daga cikmak icin oncelikle dagin varligini kabul etmek gerekiyor. Haritasini, yolculuk hazirliklarini ve rehberi iyice tanimak, hatta rehberin haliyle hallenmek gerekiyor ki o yol yolcuyu da zirveye ulastirsin. Elbet Allahin inayeti, nimeti sonsuz ve cesitli... Ancak O kulunda gayret gormek istiyor. 

Cikan yolcu yuklerini, yol icin gerekli malzemelerden temin etmek zorunda, fazlasi kendine yuk ve gereksiz.

Dagin varligina inanmak, merak etmek, tirmanmak istemek hepsi bizim irademize sunulmus. Insan olma serefi de bu davete konu oldugumuzdan ileri geliyor. Toprak altinda, yahut daha derinlere dogru bir yolculuk mu istiyorsunuz, evereste cikip aslen varliginizin derinlerindeki cevheri ait oldugu yere ulastirip hayal dahi edilemeyen bir alemde mi bulmak istiyorsunuz kendinizi diye soruyor Kuran-i Kerim...

Bu sorulara gecmis kavimlerden peygamberler araciligi ile yapilan tekliflere kavimlerin cevaplari ve karsilastiklari akibetler anlatiliyor. Ogutler, insan aklini kullanmaya ve calistirmaya, arastirmaya, sevgi, ask ile baglanmaya kadar giden her yonuyle dil, ses, ahenk, mana, madde herseyiyle bir saheser bizlere kilavuzluk ediyor.

Peygamber sozleri hadisler, hayati sunnetleri bircok kanal ile gunumuze kadar tertemiz ayiklanmis olarak cilt cilt kitaplarla anlatiliyor. Modasi gecmis, gerici, yobaz etiketleri altinda uzaklastirmaya yonelik engelleri goz ardi etmek, gercege ulasma aski ile dolu olan gonullerimiz icin umarim imkansiz degildir.

Resetlenmek, yeniden baslamak...

Tertemiz bir gonulle, sadece olumlu duygularimizla insanligimizi hissetmek ve kendi everestimizi kesfetmek, tirmanmak ve ona ulasmak icin cabalamak... Herkesin hikayesi buna cok benziyor degil mi?

Ilahi bir kaynak olmadan her turlu hayal bizi biryerlere ulastirir ancak burasi neresi olur Vallahu Alem...

Omur birkac gunden ibaret, hayatimiza temiz hedefler ve ilahi varligimiza borcumuzu ve ondan aldigimiz feyzimizi hatirlayarak resetlenmek, yola dusmek, orada ter dokmek gerek...

Hepimizin Yuce Mevla yardimcisi olsun diliyorum. 

Acizane linkler vermeden gecmek istemedim, binlerce kaynaktan elbet herkes kendine bir yol bulur ancak  Mevlanin hepimize gosterdigi bazi kose taslarini paylasmak borctur hepimize belki de...

Vallahu Alem... Yardimci O, bilen O, bizler hicbirseyleriz, golgeleriz, dunya atmosferine girdikten sonra ayrilmis birer rrenk goruntusunden ibaretiz o kadar. 

Guzellik O, ilim O, yol O, rehber O.

Edeb Allahim Edeb, herseyin basi Edeb, bize ver bol bol Edeb...

Edeb ya Hû...

Hû...

illa Hû...


Linkler:

https://kuran.diyanet.gov.tr/mushaf/kuran-meal-2/fatiha-suresi-1/ayet-1/diyanet-isleri-baskanligi-meali-1

https://kuran-ikerim.org/kuran-tefsiri

https://drive.google.com/file/d/1ML7DZ02m3lUgsYPr-bonmfI5LDMQ5q34/view

https://dualarvezikirler.com/

Osmanlica agirlikli ancak ilahi ilhamlarla yazildigina gonulden inandigim, bu cagin maddi ilimler agirlikli bakan biz genclerine yonelik cok guzel bir eser. Kelime cevirileri uzerine tiklandiginda geliyor. 

http://www.erisale.com/index.jsp?locale=tr

Rehberler olarak Evliyaullah Peygamberimizin Hayatini bizzat yasamis Everestlerine ulasmis azizler, bilginler olarak kulturumuzde yer ediyor. Buyuk bir Turk Islam Medeniyeti birakan, eserleriyle kendinin isbati olan bir uygarligin evlatlariyiz binlerce sukur...

Mevlana Hz.leri;

https://semazen.net/

https://www.youtube.com/channel/UCrhcwjFGFbE4hZTkyHMZ2Rw

https://www.youtube.com/channel/UCG4pU7le2vOf-2HwqkbiktQ

Niyazi Misri hz.leri:

http://niyaziimisri.blogspot.com/

Osman Nuri Toppas Hoca efendi;

https://www.islamveihsan.com/

Yunus Emre Hz.leri:

https://www.youtube.com/channel/UCdPPYi-OhB9GY_850FcnLcg

http://www.eskisehirkulturturizm.gov.tr/Eklenti/44529,nasihatlerkitabiyetiskinlericinpdf.pdf?0

Elbet musiki, terapi ve zikir;

https://www.youtube.com/channel/UCbxMPgXCTxPQce4Ml8wOu3g

ilahis.org

Peygamberimiz, Peygamberler, Sahabeler...

https://www.youtube.com/channel/UCfFrL1zgC2AG3I-x6XqwPzQ

Cocugumla ogreneyim herseye bastan diyorsak bu tarz siteler de bize cocuk olan ruhumuzla seyahat etmemizde yardimci olabilir...

https://cocukveislam.com/

http://cocuklar.semazen.net/





Hayir Eksiklik, Kusur yok!, Hersey olmasi gerektigi gibi... Cok Sukurler... Tesekkurler Allahim...

Her sey birseylerin eksik oldugu dusuncesiyle baslayip, onun uzerine konulan dusunceler silsilesi ile basladi.  Evet hayatta kalmamizi saglayan, zor kosullara adaptasyonumuzu kolaylastiran seydi, gelisimi saglayan temel niteliklerimizden biriydi bu...Sorgulamak, daha iyisini aramak, ancak kalplerimiz, niyetlerimiz bozulunca bu yetimiz nereye dogru goturuyor bizleri?

Bu dusunce silsilesi sarmal oldu, dondu dondu bir kara delik gibi icine ceken kara duygular var etti. Bu duygular sanki bir cadinin saclari gibi uzayip butun benligi sardi. Su an icinde bulundugumuz hastalik gibi ulasmadik yerini birakmadi bunyenin...

Insan hayatina teknolojinin girmesiyle baslayan coklu uretim, ihtiyac fazlasi tuketimle beraber insan beyninde farkli uzantilarla karsiligini buldugunu dusunuyorum. Soyle ki yeni ihtiyaclar yeni sehvetlere, yeni sehvetler yenilerine davetiye cikariyor, doyumsuzlugun artmasiyla butun bedeni saran bu kendine yetmezlik, acgozluluk halini artiriyordu. 

Insan maddi ve manevi yonleri olan karmasik bir varlik. Madde tarafina bakan sol beyin agirlikli dusunceler, on beyin de diyorlar; hayatta kalma refleksleriyle donatilmis hayvani yanimizi idare ediyor. Hayvanlarda etik, ahlak gibi degerler yoktur. Bizlerin de bu maddi tarafini besleyen eksiklik, gecmis ve gelecek dusuncesi, kaygi, sucluluk,guvensizlik, baski, yalnizlik, melankoli gibi olumsuz duygular nefsimizi hayvani yonde asagi cekiyor ve manevi yanimiza hizmet etmektense hayvani arzularini tatmin etmeye yoneliyor. Bu yonelisi tatmin etmek icin ugrastikca onun tatminsizligi cogaliyor, daha da guclenerek bunyemizi sariyor.

Onun madde yonuyle ilgili baglantili olan goz, kulak, dil ve dusunce mekanizmalarini kisitlamadigimiz muddetce doyumsuzca sorguluyor, doyumsuzca istiyor, doyumsuzca eksiklik hissiyle yanip tutusuyor. Nefret, asagilama, hor gorme, aldatma, keder, garez, haset, kiskanclik, fanatizm gibi zehirli duygular onun diger varliklarla sinirini keskinlestirdikce hayatta kalma icgudusunu daha fazla tatmin ediyor, daha da gucleniyor ve tum bunyede duygulardan olusan bir ag ile acelecilik, panik, dusunmeden hareket etmek gibi davranislara donusen bir robotik hayvan haline getiriyor insan denen varligi. Her nekadar insan gibi gorunse de hayvani davranislar, kabalik ve merhametsizlik gibi goze carpan itici bir hal olusturuyor.

Insanin manevi tarafi ise Islam Tasavvufunda Allah'in kendisinden ufledigi Ruh ve onun gonul denen aygiti tam bir teslimiyet ve Allahi hissederek, mutluluk, huzur, sevinc, minnet, samimiyet, tutku, sevecenlik, nese gibi duygularla zaten halihazirda herseyden razi ve Allahin tam farkinda...

Beynimizin cocukken cokca kullanip, sonradan islevselligini maddi dunyadaki maddeye donuk egitimlerle kaybettigi bu bolumu hissedemeyisimiz bizi yasayan insan gorunumlu hayvan ancak olu insanlara donusturmesi burasi ile baglantimizi saglayacak bir yolculuk gerektiriyor.

Herseyden once bizi zehirleyen baglantilari kisaltip kesmemiz cok cok degerli. Uzak dogu rahiplerinin saclarini kazitmalari. Hacc a giden muslumanlarin Haci olmak icin saclarini kisaltmalari veya kazitmalari bunun simgesel bir ifadesi. Zira Allahu Teala zayif develer uzerinde gelen Hacilari tarif ederken, nefislerimizi zayif develere donusturmemiz gerektigini anlatmak istiyor belki de.

Boylelikle Kabe'ye girebilirsiniz deniyor, Kabe vucudumuzda gonlumuzu temsil ediyor ve cocukluktan sonra yolunu kaybettigimiz gonle girmek Kabemizi ziyaret etmek, Hacc yapmak demek oluyor. 

Dunyamizin su an icinde bulundugu pandemi surecinde de bir sure Mekke'deki Kabe kapali kalmis, tarihin belki de cok nadir zamanlarindan biri yasanmisti. Cunku Kabe Islamiyetten cok onceden beri Hz.Ibrahim'in tamiriyle dini ziyaretlerin yapildigi yer olmustu.

Insanlik olarak nefsani hastaliklarimizin hadsiz hesapsizca arttigi gunumuzde Pandemi bizim ruhsal olarak da cokusumuzu dis dunyaya yansitiyor. Ruhumuzu kurtaracak onlemler almadikca belki de gitmeyecek. Zira icteki hastaliklar gibi saglik da madde bedenimize, oradan dunyaya yansiyor.

Insan koca bir alemdir der Hz. Ali efendimiz. Insan hasta ise alemde de bunun tezahurleri cikiyor karsimiza.

Saclarimizi, dusuncelerimizi kisaltmamiz ozumuze donmemiz gerekiyor. Yuce Yaraticinin var ettigi hersey kusursuz ve kusursuz bir sukru ve ona yonelik iyilik, guzellik ve merhametin arttigi bir dunyayi hakediyor. Cilginca somurmeye, surekli ihtiyac ve elestiri icinde bocalayan felsefeleri terketmeye baslamaliyiz. Bir kusur, eksiklik varsa o da bizim nefsimiz, dusuncemiz ve doymak bilmeyen ihtiyaclar listemizde...

Bu yazdiklarim kendi nefsimle konusmalarimdir, insaallah oncelikle ben bende birseyler yapabilirim. Dua, sukur ve sabirla insallah olacak. Herkes kendi evinin onunu temizlerse sanirim bir yola girmek mumkun.

Vallahu Alem...

Sevgiler...




Seb-i Arus (Kavuşma Gecesi)
MEVLANA Celaleddin Rumi

Vakti Serif Hayr ola, Seb-i Arus Mubarek Ola...

Bir yılın daha sonuna geldik. Yılın son ayı aynı zamanda Türkiye'de ve dünyada,

Hz. Mevlana'nın Cenabi Hakka kavuştuğu Seb-i Arus vuslat gecesine sahiplik etmekte.

Hz. Mevlana Cenabi Hakk'a kavuştuğu günün düğün günü olarak anılmasını istemiş,

O'na karşı duyduğu büyük sevgiyi bu şekilde ifade etmiştir.

Hayatı ve eserleri  ile 700 kusur yıldan bu yana büyük bir Tasavvuf geleneğinin

öncüsü olan Mevlana hz.leri, bizlere Peygamberimizin(sav) ahlakını ve

Kuran-ı Kerim'i anlama konusunda rehberlik etmeye devam ediyor. 

Tüm dünyada tanınan eserlerinden birisi olan Mesnevi, 7'den 70'e

herkese hitap etmektedir.

Her yaştaki  insan kendi seviyesi ve bakış açısına göre dersler alır.

Hikayelerdeki manaların düşünülmesi, araştırılması tefekkür yeteneğimizin gelişmesine,

kendimizi, dünyayı tanımamıza vesile olur.

Evliyalar, Hakk dostları Peygamber ahlakını hayatlarında bizzat yaşamış,

Türk kültüründe, edebiyatında çok önemli eserler bırakmışlar,

halkımızın manevi eğitimcileri olmuşlardır.

İnsanların dini hayatının şekillenmesi, onlarda misafirperverlik, hoşgörü, alçakgönüllülük,

yardımseverlik gibi güzel ahlak özelliklerinin gelişmesinde evliyalarin hayatlari ve eserleri

çok önemli yer tutar…

Anadolu insanı bu özellikleriyle 7 kitada gönüllere taht kurmuştur.

Mevlana, Yunus Emre Hzleri gibi bir çok Hakk dostu yüzlerce yıl insanların ellerinden,

dillerinden, kalplerinden eksik etmediği eserleriyle bizlere daima yol gösteriyorlar.

Bizlere hediyelerini caglar otesinden sunuyorlar.

Her yıl 17 Aralık’ta Mevlana Hz’lerinin Hakka kavuşma günü vesilesi ile çocuklarımızı

Hz Mevlana ile tanıştırabilir, çeşitli etkinlikler yapabiliriz.

Sema törenleri izleyebilir, Mesnevi hikayelerinden filmler, çizgi filmler izleyip,

onun hakkında çeşitli etkinlikler yapabiliriz. 

Ayrica kültürümüzde birçok ilahi böyle eserlerden derlenmiştir. 

İlahi örnekleri inceleyebilir, bir şiir veya ilahi yazmayı deneyebiliriz.

Yazdığımız sözlere müzikler uyarlayıp kendi ilahimizi seslendirebiliriz...

Çocuklarımızın hayata bakış açılarını geliştirmelerinde bu eserlerin

kaynak olarak benimsenmesinde büyük faydalar bulunmaktadır. 

Onların bedenlerini sağlıklı yiyeceklerle, akıllarını faydalı bilgilerle,

kalplerini ise bizleri var eden Allah’a kulluk bilgisi ve sevgisi ile doldurmamız

ebeveynler olarak kendi aklımız ve kalbimizin temizlenmesi ve temiz

kanallardan beslenmesiyle mümkün olabilecektir.

Yunus Emre Hz.leri şöyle buyuruyor:

“Yaradılanı severim yaradandan ötürü…”

Herseyin  üzerindeki bu bakış açısının hayatlarımızda düstur olmasını diliyoruz.

Ve yazimiza Mesnevinin ilk beyitleri ile son vermek istiyoruz. 

Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor:

 Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın… herkes ağlayıp inledi. 

Ayrılıktan parça parça olmuş, kalb isterim ki, iştiyak derdini açayım. 

Aslından uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar…

Faydali bazi linkler…

https://www.youtube.com/watch?v=Equ4wCFKaAE

http://cocuklar.semazen.net/

https://youtu.be/a6gcrz0sYew

https://www.youtube.com/watch?v=8kWYJztfPt8&list=PLSbwxLODHTfM-ariThnTxgFqjTt2QV99R

https://www.youtube.com/watch?v=kCqC4Punm8k&t=16s

https://www.hikayevakti.com/mesneviden-hikayeler/

https://www.youtube.com/watch?v=k14xrsV4J7I&list=PLSbwxLODHTfMneHgAgf4CxhUR5G6zEFts&index=30

Anadolu Masalları MEB öğretmenlerimiz tarafından seslendiriliyor:

https://youtube.com/c/MEB%C3%96YGMANADOLUMASALLARI

Mevlana Hz.leri hakkinda kapsamli bilgiler edinmek icin:

Yetiskinler icin:

https://semazen.net/

Sesli kitap:

https://semazen.net/serh-i-mesnevi-tahirul-mevlevi/

Uzun soluklu Yunus Emre dizisi:

https://www.youtube.com/watch?v=ANayfUkfV-s&list=RDCMUCalAM_EpRfd9LNlp1AvxO2w&start_radio=1&t=0

Etkinlik ornekleri:

http://ogretmenincantasi.com/mevlana-kodlama-calismasi/

https://heybemdekietkinlik.blogspot.com/2018/12/semazen-etkinligi.html?spref=pi

https://www.youtube.com/watch?v=sCzL_9PvDsU

https://www.okuloncesikaynak.com/mevlana-haftasi-semazenler/

Oyuncaklarimizi oynatırken eşlik edebilecek bir Sema töreni:

https://www.youtube.com/watch?v=aElGXrx7VLg


 Bismillahirrahmânirrahim



Rahman ve Rahim olan Allahin adiyla...

'“Yüce Allah'ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir/sonuçsuzdur.”

Ebû Hüreyre'nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) böyle buyurmuştur...

(https://www.islamveihsan.com/bismillahirrahmanirrahim.html)"

Her ise baslarken bunu kendine hatirlat. Rahman, Rahim isimlerini yeryuzunde temsil eden anne, babalari dusun, anneni an babani an...Sefkat ve sevgilerini hatirla, seni gercekten oldugun gibi sevenleri dusun... Asik oldun mu hic ? Aski dusun, kime oldugunun bir onemi yok... Ask bir Allah tecellisidir, muhabbetin siddetli hali...Askin kaynagi herseyin kaynagi Allah olduguna gore, en siddetli Ask ondan zuhura gelir... Hem de her an tazelenen, Rahman suresindeki 'O her gun yeni bir şendedir, her an yeni bir şendedir" dedigi gibi yeni bir şen ile Askini, sevgisini gorunur gorunmez alemlerde diledigince, Hakkiyle ve Hikmet ile kusursuzca ortaya koyar...

Iste... Bu Aski hisset... hayal et, orada ol...

Iste olman geren yerdesin... Bismillahirrahmanirrahim ile basladigin her isinde bu andasin, dilinle soyle, soyle soyle, bedenine bunu ogret... Ruhun ile ayni yere gitmesi icin bedenine hatirlat, yani zikir et... Bedenin katiligindan kurtulsun, hafiflesin... Dusuncelerin, hayallerin sanal dunyasindan cik...

Bununla yaptigin isin guzellestigine, uzerine sinen sevinc, mutluluk haline dikkat et... Rahman ve Rahim olan Allahin gucudur hissettigin, o halde sukret... Eşşukrulillah, Elhamdulillah...

Sana hatirlatmadir bu, Onun gucu olmaksizin nefes dahi alamazsin, derin bir nefes al ve ver ardindan sukret...O anda Onunlasin, şukret... Sen de kendindesin, burasi senin bolgen sukret...

Sukur, fikir, tefekkur, zikir... Seni sana dondurecektir unutma, unutursan yine gel, ne olursan ol gel der Mevlana Celaleddin Rûmi... Burasi umitsizlik kapisi degildir... Rahman ve Rahim olanla ol, sana gaddarca zulmeden nefsinin ve heveslerinin pesini birak, kendi dunyasinda kostursun dursunlar umursama...

Vesselâm...